2018-2019 gibi sınıf arkadaşlarımdan birisi Stefan Zweig kitaplarının bir setini almıştı. Ben de arkadaşımdan ödünç alıyordum ve her kitabı ince fakat sürükleyici olduğu için iki günde gidiş geliş yolumda bitiyordu. Olağanüstü Bir Gece o dönem okudum mu okumadım mı hatırlayamadığım bir kitaptı o yüzden bir çırpıda okuyup bitirdim. O kadar güzel bir dili var ki bu kitapların şu an bunu yazarken fark ettim karakterimizin ismini bile bilmiyoruz fakat eksikliği bir saniye olsun aklıma bile gelmedi. İsmi olmamasına rağmen o kadar güzel ve yerinde betimleniyor ki kağıt kalem verseler detaylı bir erkek çizebilirim.
Karakterimiz duygularının köreldiğine inanan biraz burnu havada bir adamın bir gün rastgele bir anda insani duygularının nasıl ortaya çıktığını gösteriyor bize. Aslında bu duygular ve dışavurum şekli bizlerin 'iyi insan' kategorisine koyacağı şeyler değil. Aslında kötünün ne kadar kışkırtıcı olabileceğini ve o zehrin insan kanına girince(yalan,hırs,kibir) durdurması nasıl güç bir dalga yarattığını sayfa sayfa okuyoruz.
At yarışına giden karakterimiz insanların bu atlar için para yatırıp uğruna hayal kurup, ter dökmesini aşağılıyor ve bu hissiz bedeninde az da olsa bundan keyif salgılıyor. Bir anlık içine düşen kibir ve elde edemediği kadının hırsıyla, onun şişko kocasının kuponuna el koyuyor. O içine giren 'kötücül' hislerin bir kez içine düştükten sonra geri çıkamayan karakterimiz kuponu bozduruyor. Her ne kadar hırsızlık yaptığı paranın altında ezilse de hissiyatından besleniyor. Bu para yüzünden cezasını çekmeye çalışsa da yine içindeki kötü tarafa hizmet eden eylemlerde bulunuyor.
Yaşadığı bu günden sonra monoton hayatından tamamen uzaklaşır ve toprağa yeniden ekilmiş gibi nefes alır. Çevresindekiler onun için bu 'iyi' değişimi fark etseler de karakterimiz kimseye o geceden, içindeki 'kötü'den bahsetmez.